3 Temmuz 2013 Çarşamba

Yaşayan Parklar



Kimileri gelişme diyor ama ben o kelimeyi kullanmayı pek sevmiyorum. Gelişme sadece şehrin içine dünyaca ünlü markaların bayilerini açmalarıyla olmamalı bence. O yüzden, herkesin özellikle de gençlerin çok sevdiği o dünyaca ünlü markalarından çok yıllardır memleketimin insanlarının soluklandığı parkları yazmaya karar verdim.

Küçük ve şirin bir yer olarak tanımlar herkes Nazilli'yi. Gerçekten öyledir de. Her gelen insandan bunu duyarsınız. Ancak son zamanlarda gelenlerden başka şeyler de duymaya başladım. "Yaa Nazilli'de bile bu dükkanlar açılmış baya gelişmiş Nazilli" demeye başladı insanlar. Nezaketimden dolayı kendilerine fazla bir şey söylemedim ancak durum canımı sıkmaya başladı.

Canımın sıkılmasına sebep olan şey ise yılların kokusunu, hatıralarını taşıyan parklarımızın günden güne gözden düşmesi. Belki bu yazılarımdan sonra sen genç yaşında yaşlanmışsın diyerek bana tepki göstereceksiniz ama olsun. Gerçi, ben açılmasın demiyorum zaten dünyaca ünlü firmaların dükkanlarına. Sadece onların gelişmişlik seviyesi olarak görülmesine, parklarımızı terkedip oralara yönelmeye karşıyım.




Kim ne derse desin, ben insanlarla dipdibe oturup yan masadaki insanların muhabbetine istemesem bile ortak olduğum küresel dükkan anlayışına ısınmak istemiyorum. Sanki insanlar birbirlerine yaklaştıkça birbirlerinden uzaklaşıyorlar oralarda. Halbuki parklarımızda, bahçelerimizde geniş geniş otursak bile en uzakta oturanlarla sanki aramızda bir bağ varmış gibi oluyor. İnsanlara bunu söylemek istedim sadece.

En büyük korkum ise bu parkların yeni binalar ve projeler için yıkılması. Bir şehre kimlik kazandıran, çehresine renk katan şeylerin günümüzde büyük umursamazlıklarla yokedilmesine büyük bir çaresizlikle tanık oluyoruz. Bunun, daha önce söylediğim gibi hatıraların kokusunu barındıran park ve bahçelerimizin başına gelmemesi için dua ediyorum. Onları korumak hepimizin görevi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder